bugün
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks17
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam16
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- anın görüntüsü15
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi28
- iğrenç bir his tarif et44
- sözlük yazarlarının abileri11
- japonyada düşen insana yardım edenler9
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- erkek çocuk için isim önerileri9
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi17
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- en yaşlı özelliğiniz17
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz43
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- yakışıklı ama zengin erkek12
- icardi190520
- özgür özel10
- suriyeliler suriye'ye dönsün13
- fake hesabım için nick önerileri9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız10
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- insana kendini kötü hissettiren şeyler13
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı13
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- ahirette sorulacak ilk soru8
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz9
entry'ler (23)
--spoiler--
ben iyiyim. ilk defa uyumuyorum ki. merak etmeyin.
--spoiler--
ben iyiyim. ilk defa uyumuyorum ki. merak etmeyin.
--spoiler--
yeni şeyler öğrenmek ve bildiklerini paylaşmak.
Bir çok canlı için oldukça önemli bir yere sahip olan ve karmaşık bir duyu organı olan gözün evrimi yüz milyonlarca yıllık bir süreçte gerçekleşmiştir. Böyle karmaşık bir organ günümüzdeki haline oldukça küçük adımlar halinde, aşama aşama gelmiştir. Canlıların çiftleşerken çok küçük bir miktarda mutasyona uğradığı ve DNA'nın% 100 hatasız bir şekilde kopyalanmadığı bilinen bir gerçektir. Bu rastgele, son derece küçük hataların milyonlarca yıl denemesi sonucunda büyük değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Levhaların hareketi ve depremlerin sonucunda yıllık 1-2 cm'lik kaymaların Afrika ve Güney Amerika arasındaki mesafenin ne ölçüde uzaklaştığına bakarsak, bu süre içerisinde canlılardaki değişimin de ne boyutlara ulaşabileceğini anlamak mümkün olur.
Bahsedilen DNA'nın kopyalanması sırasında gerçekleşen hata çok küçük bir rakamdır. Çünkü diğer taraftan büyük mutasyonların sonucu ölümcül olmaktadır. En iyi ihtimalle canlı yaşasa da diğer küçük oranda mutasyona uğramış olan türler çoğunlukta yaptığından üstün geleceklerdir. Bu mutasyona uğramış canlı her yönden kusursuz, mükemmel ve diğerlerine farklanıcak çeşit olsa da iletişim ve ilişki kuramadığı sürede yok olmaya mahkumdur. Doğal seçim en iyi olanları değil yaşamaya ve üremeye en elverişli olanları seçer.
Gözün hayati yönden taşıdığı önem bilindiği üzere oldukça büyüktür. Çok az bir görüş kapsamı bile canlının kaderini değiştirebilir. Gözün fonksiyonunun ne kadar iyi olduğu değil, diğer türlere göre ne kadar iyi olduğu önemlidir. Bu nedenle canlının biraz olsun görmesi hiç görmemesinden daha iyidir. Böylece göz günümüze kadar gelişerek gelmiş, farklı türlerde farklı şekillerde kendini göstermiştir.
Hayvanlarda ise çok çeşitli göz biçimlerine rastlanmaktadır. Kimi canlıların gözleri vücudun önünde ışığa duyarlı hücrelerden oluşurken kimileri sadece karanlığı aydınlığı ayırt bilir. Toprak ve denizaltında yaşayan görme işlevini yitirmiş canlılar da var. Renk körü olan canlılar, insanların göremediği morötesi ışınları görebilen böcekler de vardır. Derinliği anlayamadığı için 3 boyutlu göremeyen canlılar olduğu gibi gece farklı gündüz farklı gören canlılar da var. Bunlar farklı ışık şiddetlerinde körleşirler. Ancak genel anlamda canlılar renk ve genel forma farklandırması edebilmektedirler.
Gözün evriminde görsel pigmentler gibi bileşenlerin ortak bir atadan geldiği düşünülmektedir. Bu pigmentler evrimlerini tamamlamış ve kompleks gözler aynı proteinleri ve genetik malzemeleri kullanarak görme fonksiyonunu yerine getirmeye başlamıştır. Birbirinden bağımsız olarak canlılarda bu evrim onlarca kez gerçekleşmiştir. Omurgalılar, yumuşak tenlilerde, böceklerde gözün evrimi farklı yollarda ilerlemiştir. Omurgalılar söylendiği üzere sinirlerin ters yönde olması kusuru var. Bu omurgalıların ortak atasına kadar gözlenen bir şeydir.
ilk göz kalıntıları, 540 milyon yıl öncesine aittir. evrim geçiren canlı çeşitliliği bir hayli artmıştır. birkaç yüz bin yılda insan gözü kadar karmaşık bir gözün evrimleşmiş olabileceği görülmüştür.
Gözün evriminin başlangıcına gidildiğinde tek hücreli organizmalarda bulunan "göz halı" adlı fotoreseptör proteinlere ulaşılıyor. Bu proteinler sadece parlaklığı fark edebilmektedir. Bu sayede ışık karanlıktan ayırt edilebilir. Ancak ışığın yönünü ve şekilleri farklandıra bilmezler. Bunlar hemen hemen tüm hayvan gruplarında var.
Gözün en eski atası tek hücreli organizmalarda bile olan ışığa duyarlı fotoreseptör proteinlerdir. Onlar sadece çevredeki parlaklığı hissedebilir: Işığı karanlıktan ayırt edebilirler, ki bu fotoperiodizm ve 24 saatlik tempoya bağlı günlük senkronizasyon için yeterlidir. Ancak şekilleri ayırt edemedikleri ve ışığın yönünü tayin edemedikleri için görme duyusu oluşturmakta yararsız olurlar.
Bahsedilen DNA'nın kopyalanması sırasında gerçekleşen hata çok küçük bir rakamdır. Çünkü diğer taraftan büyük mutasyonların sonucu ölümcül olmaktadır. En iyi ihtimalle canlı yaşasa da diğer küçük oranda mutasyona uğramış olan türler çoğunlukta yaptığından üstün geleceklerdir. Bu mutasyona uğramış canlı her yönden kusursuz, mükemmel ve diğerlerine farklanıcak çeşit olsa da iletişim ve ilişki kuramadığı sürede yok olmaya mahkumdur. Doğal seçim en iyi olanları değil yaşamaya ve üremeye en elverişli olanları seçer.
Gözün hayati yönden taşıdığı önem bilindiği üzere oldukça büyüktür. Çok az bir görüş kapsamı bile canlının kaderini değiştirebilir. Gözün fonksiyonunun ne kadar iyi olduğu değil, diğer türlere göre ne kadar iyi olduğu önemlidir. Bu nedenle canlının biraz olsun görmesi hiç görmemesinden daha iyidir. Böylece göz günümüze kadar gelişerek gelmiş, farklı türlerde farklı şekillerde kendini göstermiştir.
Hayvanlarda ise çok çeşitli göz biçimlerine rastlanmaktadır. Kimi canlıların gözleri vücudun önünde ışığa duyarlı hücrelerden oluşurken kimileri sadece karanlığı aydınlığı ayırt bilir. Toprak ve denizaltında yaşayan görme işlevini yitirmiş canlılar da var. Renk körü olan canlılar, insanların göremediği morötesi ışınları görebilen böcekler de vardır. Derinliği anlayamadığı için 3 boyutlu göremeyen canlılar olduğu gibi gece farklı gündüz farklı gören canlılar da var. Bunlar farklı ışık şiddetlerinde körleşirler. Ancak genel anlamda canlılar renk ve genel forma farklandırması edebilmektedirler.
Gözün evriminde görsel pigmentler gibi bileşenlerin ortak bir atadan geldiği düşünülmektedir. Bu pigmentler evrimlerini tamamlamış ve kompleks gözler aynı proteinleri ve genetik malzemeleri kullanarak görme fonksiyonunu yerine getirmeye başlamıştır. Birbirinden bağımsız olarak canlılarda bu evrim onlarca kez gerçekleşmiştir. Omurgalılar, yumuşak tenlilerde, böceklerde gözün evrimi farklı yollarda ilerlemiştir. Omurgalılar söylendiği üzere sinirlerin ters yönde olması kusuru var. Bu omurgalıların ortak atasına kadar gözlenen bir şeydir.
ilk göz kalıntıları, 540 milyon yıl öncesine aittir. evrim geçiren canlı çeşitliliği bir hayli artmıştır. birkaç yüz bin yılda insan gözü kadar karmaşık bir gözün evrimleşmiş olabileceği görülmüştür.
Gözün evriminin başlangıcına gidildiğinde tek hücreli organizmalarda bulunan "göz halı" adlı fotoreseptör proteinlere ulaşılıyor. Bu proteinler sadece parlaklığı fark edebilmektedir. Bu sayede ışık karanlıktan ayırt edilebilir. Ancak ışığın yönünü ve şekilleri farklandıra bilmezler. Bunlar hemen hemen tüm hayvan gruplarında var.
Gözün en eski atası tek hücreli organizmalarda bile olan ışığa duyarlı fotoreseptör proteinlerdir. Onlar sadece çevredeki parlaklığı hissedebilir: Işığı karanlıktan ayırt edebilirler, ki bu fotoperiodizm ve 24 saatlik tempoya bağlı günlük senkronizasyon için yeterlidir. Ancak şekilleri ayırt edemedikleri ve ışığın yönünü tayin edemedikleri için görme duyusu oluşturmakta yararsız olurlar.
Günümüzde yaşayan hayvanlar arasında balinaların en yakın akrabası begemotlardır. Begemotlar balinalar gibi iri su hayvanlarıdır. Ancak her iki grup bu özellikleri bir ortak atadan ayrıldıktan sonra evrim yaptı. Bunu ondan biliyoruz ki, begemotların en eski akrabaları anthracotheresler kara hayvanları ve küçük olmuşlar. Balinaların da eski akrabalarından biri olan Pakicetus da karada yaşayıp ve küçük boylu olmuştur. Araştırmalar begemotların 15 milyon yıl önce bir anthracotheresler grubundan, ilk balinaların ise 50 milyon yıl önce evrim ettiğini gösterir. Her iki grubun ataları da karada yaşadı. ilk balinalar örneğin, Pakicetuslar şimdiki karada yaşayan hayvanlar gibi olmuşlar. Onların uzun kafatası ve iri yırtıcı dişleri olmuştur. Dışarıdan bakıldığında Pakicetuslar şimdiki balinalara hiç benzemiyorlar. Fakat onların kafatası kemiklerine, özellikle bir kemik duvarı ile kaplanmış kulak bölgesine bakarsak, diğer memelilerden farklı olarak onların balinalara nasıl benzediğini görürüz. Balinaların bu evrimi bilim tarafından kanıtlanmıştır.
kadın erkek eşitliğinin bozulmasıdır. bunun da yaranma sebebi erkekler.
Mesela sizin yaşadığınız ülkede nasil bilmiyorum ama benim yaşadığım ülkede yani azerbaycanda buna benzer bir olay var. şöyle ki otobüslerde en arka koltuklarda sadece erkekler oturur. öyle bir pisikoloji yaranmış ki arka koltukların hepsi boş olsa da kadınların çöğu en arkada oturmakdan çekinir.
konuya dönelim. biraz önce anlatdığım olay gibi bu da. sadece eskiden bazı insanlar hata yapmış ve kadınların bazılarına hesabı yanlız erkekler öder gibi pisikoloji vermiş.
eşitliğin sağlanmasını yani bu hatayı düzeltmenin imkansız olduğunu düşünenler hep hesabı ödeyen kişiler olacaktır. ben hesabı ortak ödemeyi yasa, kanun haline getirin demiyorum. sadece arkadaşlarınızı doğru seçin. kimin parası ne kadar varsa hesabı da ona göre ortak ödeye bilirsiniz.
hesap ödeme sırası gelince kadın yüzünüze bakıp da hesabı sizin ödemeli olduğunuzu düşünüyor ve ya buna mecbur olduğunuzu düşünüyorsa problem onda diyil sizdedir. kiminle masaya oturucağınızı bilmemişsinizdir. toplum bu konuda ikiye ayrılmalı. birincisi biraz önce anlattıklarım yani eşitlik kanunu. ikincisi ise hesap ödemekten zevk alan erkekler. her kes kendi gibi insanlarla iletişimde olursa problem de olmaz.
bir süre sonra karşınızdakını iyi tanıdıktan sonra her zaman hesap benden demeniz de yanlış değildir. yılanlarla aynı masada diyilseniz tabii ki. lakin karşınızdakını insanında sizin gibi sadece madde olduğunu unutmayın.
Mesela sizin yaşadığınız ülkede nasil bilmiyorum ama benim yaşadığım ülkede yani azerbaycanda buna benzer bir olay var. şöyle ki otobüslerde en arka koltuklarda sadece erkekler oturur. öyle bir pisikoloji yaranmış ki arka koltukların hepsi boş olsa da kadınların çöğu en arkada oturmakdan çekinir.
konuya dönelim. biraz önce anlatdığım olay gibi bu da. sadece eskiden bazı insanlar hata yapmış ve kadınların bazılarına hesabı yanlız erkekler öder gibi pisikoloji vermiş.
eşitliğin sağlanmasını yani bu hatayı düzeltmenin imkansız olduğunu düşünenler hep hesabı ödeyen kişiler olacaktır. ben hesabı ortak ödemeyi yasa, kanun haline getirin demiyorum. sadece arkadaşlarınızı doğru seçin. kimin parası ne kadar varsa hesabı da ona göre ortak ödeye bilirsiniz.
hesap ödeme sırası gelince kadın yüzünüze bakıp da hesabı sizin ödemeli olduğunuzu düşünüyor ve ya buna mecbur olduğunuzu düşünüyorsa problem onda diyil sizdedir. kiminle masaya oturucağınızı bilmemişsinizdir. toplum bu konuda ikiye ayrılmalı. birincisi biraz önce anlattıklarım yani eşitlik kanunu. ikincisi ise hesap ödemekten zevk alan erkekler. her kes kendi gibi insanlarla iletişimde olursa problem de olmaz.
bir süre sonra karşınızdakını iyi tanıdıktan sonra her zaman hesap benden demeniz de yanlış değildir. yılanlarla aynı masada diyilseniz tabii ki. lakin karşınızdakını insanında sizin gibi sadece madde olduğunu unutmayın.
söylemesem de nereye kadar yolun olduğunu biliyorsun.
biz denedik. beyine iyi gelir. tavsiyye ederiz.
japon post rock grubu. recoil ignite isimli besteleri mozartın bin yıl sonrası verdiği konser gibi.
darwin karl marx için kendinin de haberi olmadan büyük iyilik yapmıştır. şöyle ki karl marx kendi teorisini öne sürmek için yaslanacağı güçlü bir duvara ihtiyacı vardı. bu güçlü duvar darwinin dahice keşfi oldu.
anlatmaya yanlış yerden başlamış olabilirsiniz. big bang hakkında bilgi verirseniz sohbet din olunca daha rahat hazm edilebilir yararlı cümleleriniz.
tanrı inancı taşıyan insanlarda intihar daha kolay olur. bazı dinlerde günah olsa da bağışlanacağına inanılır. tanrısız insanlarda intihar nedeni bir çok durumlarda önemli durum olur.
intihar etmek sabah kahvaltısını yapamamaktır. yani sonsuza kadar uyumak.
intihar etmek sabah kahvaltısını yapamamaktır. yani sonsuza kadar uyumak.
mesela bir tane insan öldürmüşse bunu 10 insanın gelecek hayatı güzel olması için yapmıştır. insanlık için çalışmış şerefli bir insan.
camileri kütüphaneye dönüştüren insan hayatında hiç kitap okumamış insandır. ve kütüphaneyi de kendi çıkarları için yapmıştır. çünki kitap okuyan biri böyle şey yapmaz. dinlere inançlara saygı gösterir. bu kadar cami fazla kabul ediyorum. lakin doğa kanunları bu. insan yaşar ve ölür. ölene kadar da istediği şeyi inşaa eder. sen de camiyi kütüphane yapmaktansa kütüphane inşaa et diye söylemek lazım.
Post rock-un yatatıcıları diye biliriz. Washer isimli parçasıyla bir çok insan tarafından tanındı.
Kapağı süslü kitaplar, akıllı telefonlarla,
pahalı restoranlar, marka kotlarla,
kapitalizme kan verip, insanlığı yitirmekle,
doymuyor açlar, bitmiyor gözyaşları.
terörü besledi, karşıymış gibi durdu.
nüklere karşıyım dedi, elinde tuttu.
insanoğluna atomu attı, seyrine baktı.
dil, din, ırk sömürüsü yaptı,
insanlığı biri birine kattı.
gözyaşı maması, insan kanı qıdası, şiddet babası oldu.
sol görüşe düşman olup, susturup yok etti.
her şey menfaatler üzerine kuruldu, aşk bilinmedi.
sen, ben, o..
hepimiz gerçek olmayan,
kapitalizmin çocuklarıyız.
pahalı restoranlar, marka kotlarla,
kapitalizme kan verip, insanlığı yitirmekle,
doymuyor açlar, bitmiyor gözyaşları.
terörü besledi, karşıymış gibi durdu.
nüklere karşıyım dedi, elinde tuttu.
insanoğluna atomu attı, seyrine baktı.
dil, din, ırk sömürüsü yaptı,
insanlığı biri birine kattı.
gözyaşı maması, insan kanı qıdası, şiddet babası oldu.
sol görüşe düşman olup, susturup yok etti.
her şey menfaatler üzerine kuruldu, aşk bilinmedi.
sen, ben, o..
hepimiz gerçek olmayan,
kapitalizmin çocuklarıyız.
bu olaya bakış açımız doğa tarafdan olursa hayatta kalmak için güçlü olanın zayıf olanı öldürmesi gayet doğal. eğer hayatta kalmak için değil de başka bir nedeni varsa buna pisikoloji bozulması ve ya kendini kanıtlama duygusu diyebiliriz.
richard dawkins-in bir televizyon programında gülümseyerek söylediği bir söz.
Post rock-un en iyi isimlerinden biri. Albümler:
F#A#
Slow Riot for New Zero Kanada EP
Lift Your Skinny Fists
Yanqui U. X. O
'Allelujah! Don't Bend! Ascend!
F#A#
Slow Riot for New Zero Kanada EP
Lift Your Skinny Fists
Yanqui U. X. O
'Allelujah! Don't Bend! Ascend!
1974 doğumlu maksim gaudette baş rol olarak bu filmde rol aldı. filmin siyah beyaz olması senaryo için mükemmel düşünülmüş. Havanın da karlı olmasıyla filmin siyah beyaz olması tesadüf değilse senarist zevkli biridir anlamına gelir.
Geceleri uykusuzken yaşanacak bir olay. Filtir yandıktan sonra değişik bir koku gelir ama daha sonra o siqarayı doğru şekilde içmek dilde hoş bir tat bırakıyor.